Başvurucu, Anayasa Mahkemesinin tutukluluk hâlinin sona erdirilmesi suretiyle ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına ilişkin kararı üzerine derece mahkemesince konutu terk etmeme adli kontrol tedbirine karar verilmesi nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
Mahkemenin Değerlendirmesi
Somut olayda Anayasa Mahkemesinin verdiği ikinci ihlal kararı sonrasında derece mahkemelerince başvurucunun tutukluluk durumu sonlandırılmış ancak başvurucunun konutu terk etmeme adli kontrol tedbirine tabi tutulmasına karar verilmiştir. Bu durumda ilk olarak konutu terk etmeme tedbirinin kişi hürriyeti ve güvenliği hakkına müdahale teşkil edip etmediğinin belirlenmesi gerekmektedir.
Anayasa Mahkemesi konutu terk etmeme adli kontrol tedbirini kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı bağlamında incelediği bir başvuruda (2017/32052) anılan tedbirin uygulanış şekli ve özellikleri itibarıyla kişi hürriyeti ve güvenliği hakkına müdahale teşkil ettiği sonucuna varmıştır. Konutu terk etmeme tedbirinin hukukiliğine ilişkin yapılacak incelemede esas alınacak ölçütler de aynı kararda Anayasa Mahkemesince belirlenmiştir.
Anayasa Mahkemesi başvurucu hakkındaki ilk ihlal kararında, Anayasa'nın 19. maddesinde tutuklamanın ön koşulu olarak düzenlenen suç işlendiğine dair kuvvetli belirtinin soruşturma makamlarınca yeterince ortaya konulamadığı tespitinde bulunmuştur. Anayasa Mahkemesi başvurucu hakkındaki ikinci ihlal kararında ise ihlalin ne şekilde sona erdirilmesi gerektiği hususunda açık belirlemelerde bulunmuştur.
Somut olayda başvurucu hakkında uygulanan konutu terk etmeme adli kontrol tedbirinin ön koşulu olan kuvvetli suç belirtisinin ortaya konulması şartı yerine getirilememiştir. Başvurucu hakkında, kuvvetli belirtinin varlığı ortaya konulmadan verilen ve başvurucunun özgürlükten yoksun bırakılması durumunu devam ettiren adli kontrol tedbirine başvurulmuştur.
Bu durum başvurucu hakkındaki ihlalin ve sonuçlarının derece mahkemelerince ortadan kaldırılmadığını göstermektedir. Zira bireysel başvuru kapsamında bir temel hak ve hürriyetin ihlal edildiğine karar verildiği takdirde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırıldığından söz edilebilmesi için ihlalden önceki duruma dönülmesinin sağlanması gerekir.
Somut olayda başvurucunun özgürlükten yoksun bırakılma hâli devam etmiş, ihlalden önceki duruma dönüş sağlanmamıştır. Dolayısıyla Anayasa Mahkemesinin başvurucu hakkındaki kararda tespit ettiği ihlalin ve sonuçlarının derece mahkemelerince ortadan kaldırılmadığı sonucuna varılmıştır.
Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine karar vermiştir.